70’li yılların ortalarından itibaren, Türkiye bir cehenneme döndü.
Çünkü büyük patron öyle istemişti!
İki kutuplu dünyada, kapitalist blokun buyurganı olan ABD, istediği ülkede iç savaş çıkartma, yönetim biçimi değiştirme, başbakan, devlet başkanı atama hakkını kendi kendine vermiş durumdaydı.
Kapitalist ve sosyalist bloklar arasında en uzun sınıra ve en stratejik coğrafi konuma sahip olan Türkiye, adeta bir cendereye sıkışmış gibiydi. Nefes almakta zorluk çekiyordu.
Her gün onlarca siyasi cinayet dile kolaydır. Gazetecilerin, bilim insanlarının uluorta katledildiği, üniversitelerin okunamaz, fabrikaların üretemez hale geldiği bir ülkede, hayat diken üstünde yaşamak demektir.
Bütün bunlar kendi kendine olmaz! Hiçbir ülke bütün bunları kendi kendine yapmaz!
Gidişine bırakılan bir ülkede, halk kendi yağı ve tuzuyla kavrulur gider. Kardeş kardeşi öldürmeye kalkmaz.
Türkiye tarihi boyunca böyle bir şansa sahip olmadı.
Her köşesinde casusların cirit attığı, her santimetrekaresinde darbe, ihtilal, iç savaş provalarının yapıldığı bir ülkede yaşamak, emin olun istisnasız herkes için zor, çok zordur.
Osman Balcıgil yeni kitabı YAĞMUR ÇİSELİYOR’da okurlarını tam da böylesi bir döneme götürüyor.
***
Emperyalist dünya, Osmanlı’yı yıkarken kullandığı din ve milliyet defterini bir süreliğine kapatmış gibi görünse de 60’lı yılların ortalarından itibaren yeniden açacaktı. Çünkü dünyanın son patronu ABD, Türkiye’nin kendi dümen suyunda gitmediği kanaatindeydi.
Kurulduğu günden itibaren mazlum dünyanın baş belası olan CIA, Türkiye’de ilk olarak sağ sol çatışmasını körükledi. Türkiye’de bizzat kurduğu, örgütlediği ve maaşını ödediği Kontrgerilla ve Millî İstihbarat Teşkilâtı eliyle, kendisine bağlı sivil güçler oluşturdu.
Son olarak, ülkenin hâkim mezhebi olan Sünnileri, görece azınlıkta olan Alevilerin üzerine saldırtmayı deneyecek, bu yolda en deneyimli casuslarını seferber edecekti…
Büyük patronun bu kez hedefi bir ihtilal tezgahlamak, kendisine bağlılıklarından zinhar şüphe etmediği generaller eliyle, Türkiye’yi, yüzmekte olduğu sol sulardan alıp muhafazakâr bir iklime sürüklemekti.
Sünni Alevi kartı bu yolda kullanılmak üzere bir kenarda bekleyen, bulunmaz bir silahtı!
***
Osman Balcıgil bu kez de 70’li yılların en sonuna, 80’lerin en başına gidiyor, kan revan içindeki Türkiye’yi, masaya, bir casusluk romanı kıvamında yatırıyor.
Yaşananlara yüzde yüz bağlı kalarak kaleme aldığı YAĞMUR ÇİSELİYOR’da, Balcıgil Türkiye toplumunun kılcal damarlarında dolaşıyor, ülkenin nabzını yakalıyor, çatışan tarafların ruh hallerine ayna tutuyor.
Bu çok özel dönemde, Türkiye’de aslında ne olduğuna cevap arayan Balcıgil, kâh Beyaz Saray’ın “Durum Odası”nda konuşulanlara kulak kabartıyor, kâh ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin ve Ankara’da organize olmuş öteki kurumlarının koridorlarında dolaşıyor. Arada bir Türk Genel Kurmayının en derinlerine girmeyi de ihmal etmiyor.
***
YAĞMUR ÇİSELİYOR’u okurken, basiretsiz ve kifayetsiz politikacıların, adım adım yaklaşan postal sesleri karşısında düştükleri çaresizliğe üzüleceksiniz.
CIA, MİT ve Kontrgerilla eliyle oluşturulan milliyetçi çetelerin, aslında ne kadar “zavallı” olduklarına şaşırıp kalacaksınız.
Sivas, Kahramanmaraş ve Çorum gibi illerde yaşanan, Alevi yurttaşların yok edilmeye çalışıldığı Sünni saldırılarının arka planı dehşete kapılmanıza yol açacak.
Birbirine aşık iki güzel çocuğun gözlerinden tanık olacağınız direnme savaşında, halkın kendi evlatlarının verdiği mücadele gözlerinizi yaşartacak.
YAĞMUR ÇİSELİYOR’u bir dönem romanı olduğu gibi/kadar casusluk, aşk ve macera romanı olarak da okuyacaksınız, içiniz burkularak, gözleriniz yaşararak.
DESTEK YAYINEVİ
Komentarze